AHLAKİ HIRSIZ

Çalıyor ama yapıyor zihniyetinin bizlere en büyük armağanı ‘’ahlaki hırsız’’ tanımlamasıdır. Meşru olmayan durumları çıkarları uğruna meşru gibi lanse eden insanların bu mecazi ifadeyi ortaya çıkarması topluma derin etkiler bırakmaktadır. Ahlaki hırsızlık apaçık ortada olmayan esasen gizli ama derin izler bırakan profesyonel bir hırsızlıktır. Kanıtların olmadığı veyahut kanıtların üzerlerinin örtüldüğü, kanıtlar yokmuş gibi davranıldığı ortamda net anlamda hırsızlıktan bahsetmekte aslında suç teşkil edebilir. Suç teşkil etmesinin sebebi olmayanı oldu gibi göstermek değil toplumun kendi şahsi çıkarlarını gözeterek bu durumu normalmiş gibi kabul etmesidir. Bu durumda başta partililer olmak üzere herhangi bir yapılanmayı ahlaki hırsız olarak gösterebilir miyiz? Tüm partililerin bünyesinde ahlaki hırsız sınıfına alınabilecek türde üyeleri olabilir. Çalıyor ama yapıyor zihniyetinden bahsettiğimizde pek çok kişi iktidar partisini hedef aldığımı düşünebilir ancak benim burada kastettiğim şey herhangi bir parti üzerinden değerlendirme yapmak değil önemli bir konunun tüm yapılanmalarda oluştuğunu beyan etmektir. Ahlaki hırsız meşru ortamda yer alıyor gibi kılıfa bürünerek meşru lanse edilmeye devam edecektir. Bizlerin kafa yapısı değişmediği sürece meşru ortamdan ahlaki hırsızları bertaraf edemeyeceğiz. Hırsızlığı iki ayrı bilinç üzerinde değerlendirebiliriz. Hırsızlığın yapılma durumuna göre bilinçli ve bilinç dışı olmak üzere birkaç örnek sunalım. Kahvehane masasında bulunan arkadaşının çakmağını kasıtlı olarak alıp evine götüren kişi hırsızlık yapmıştır. Buradaki hırsızlık bilinçli eylemden kaynaklanmaktadır. Aynı masaya tekrar dönelim. Oyun oynadıktan sonra eve giderken kendi çakmağını alacağı sırada arkadaşının çakmağını alan kişi bilinçdışı eylemde bulunmuştur. Çakmağı kaybolan kişinin penceresinden bakacak olur isek iki durumda da hırsızlık yapılmıştır. Bizler biliyoruz ki esasen iki farklı hırsızlık durumu gerçekleşmiştir. Biri kasıtlı diğeri ise kasıtsız olarak yapılmış eylemlerdir. Şimdi olayın kaynağına tekrar dönelim. Bilinçli ve bilinçsiz yapılan hırsızlıklara baktığınızda hangi hırsızlık çeşidini ahlaki hırsızlığa daha yakın gördünüz? 

Ahlaki hırsız bilinçli şekilde çakmağı çalar ortaya çıkma durumunda ise bilinçsiz olarak çalmış gibi davranır. Niyetleri okuma şansımız olmadığına göre değerlendirme yapmamız zorlaşır. Hele ki çaldığım çakmaklardan faydalanan bir kitle varsa işte o zaman benim önüm daha da açılır. Bilinçli olarak çaldığım çakmağın aslında bilinçsiz olarak aldığım argümanıma hemen destek olurlar. Çakmak üzerinden konuşurken çakmak ile aleve kavuşturduğumuz kömüre ahlaki hırsız penceresinden bakmadan duramayız. Yıllarca bizlere dağıtılan kömürler için hep şunu söylerdim ‘’Bizlere kömür dağıtan ile kömüre muhtaç eden aynı zihniyet.’’ Ahlaki hırsızlar bunu hep yaparlar. Önce bizden alırlar sonra bizlerden alınandan birazcık bizlere pay verirler. Bu payı alırken minnet duyarız. Hele yapılan yardımları sanki halka bir lütufmuş gibi boy boy paylaşan tüm siyasi yapılanmalar içerisinde aktif olan ahlaki hırsızlara Victor Hugo ile cevap vermek istiyorum. ‘’ Sizler yardım edilmiş yoksullar istiyorsunuz biz ise ortadan kaldırılmış yoksullar.’’